Telefon
WhatsApp

CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu Hatay İskenderun’da Çadırkenti ve Depremi

6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen 7.6 ve 7.7 şiddetindeki Kahramanmaraş
merkezli depremler bütün ülkeyi yasa boğdu. 11 ilde büyük yıkıma neden olan
depremlerin ardından, ilk günden beri sahada çalışmalarına devam eden CHP
Bartın milletvekili Av. Aysu Bankoğlu dün, Beylikdüzü Belediyesi tarafından Hatay
ILskenderun’da kurulan ve yaklaşık 2500 depremzedeye barınma ve temel ihtiyaç
hizmeti sunan Çadırkenti ziyaret ederek, depremzedelerle bir araya geldi.
Ardından Arsuz, Belen ve Payaz ilçelerindeki çadırları ziyaret eden Bankoğlu,
depremzedelerin sorun ve ihtiyaçları hakkında bilgi aldı.
Çalışmalarının ve gözlemlerine ilişkin açıklamalarda bulunan Bankoğlu, felaketin
ardından geçen 11 günlük süre içerisinde barınma, hijyen ve temel ihtiyaç
sorunlarının hala çözülemediğini belirtti. Sosyal medya hesaplarından yaptığı
açıklamalarla, birlik ve beraberlik mesajları veren Bankoğlu, suskunluğunu
bozarak, “Yapılar bilime, yönetmeliğe ve kanuna uygun yapılmış olsaydı yıkım bu
kadar büyük olmazdı. Ancak daha da acısı bu felakete zamanında müdahale
edilmiş olsaydı daha az yurttaşımız hayatını kaybederdi. Önlemler alınmış olsaydı,
bu felaketin etkisi bu kadar büyük olmazdı,” ifadelerini kullandı. Bankoğlu’nun
açıklamalarından başlıklar şöyle:
“Bu yaraları sarmak, vatandaşın ihtiyaçlarını karşılamak, yıkılan şehirleri
tekrar ayağa kaldırmak ilk sıradaki görevimizdir”
“Yüreğimiz yanıyor. Her şeyden önce milletimize geçmiş olsun demek istiyorum.
Çok ama çok üzgünüz. Yakınlarını kaybeden bütün vatandaşlarımızın başı sağ
olsun. Resmi rakamlara göre şu anda 36 binin üzerinde vatandaşımız hayatını
kaybetti. Hepsine Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

11 ili etkileyen büyük bir facia yaşadık, Hatay, Antakya dümdüz olmuş durumda.
Acımızın tarifi imkansız, ancak bu yaraları sarmak vatandaşın ihtiyaçlarını
karşılamak da bu şehirleri ayaklandırmak da görevimizdir.
Afetin yaralarını sarabilmek için neyin ne olduğunu ne olmadığını çok iyi
bilmemiz, anlamamız gerekiyor. ILnsanlar hala enkaz başında, en azından
cenazelerini almayı bekliyor. Arama kurtarma ekipleri yetişemedi, hala da
yetişemiyor. Enkazdan çıkarıldığı halde, hangi hastanede, hangi ilde bulunduğu
bilinmeyen insanlar var. Bakın, depremin 11’inci günü, hala barınma sorunu var,
çadır sorunu var, hala doğru düzgün tek bir yardım gitmemiş iller, ilçeler, köyler
var. Bölgede hijyen sorunu var, güvenlik ve asayiş sorunu var. Tüm bunlara rağmen,
iktidar cephesine bakıyorsunuz; her şey güllük gülistanlıkmış gibi açıklamalarda
bulunuyorlar. Halbuki eksiğini, yanlışını kabul ederek sorumluluk almak da bir
erdemdir.
“Hükümetin içinde insanlıktan nasibini alamamış vicdansızlar var”
20 yıldır birlik beraberliğe, dayanışmaya, yardıma alerjisi olan bir zihniyetle
mücadele ediyoruz. ILktidar, sorumluluğunu yanlışını kabul etmediği gibi, milletin
yarasını sarmaya çalışan belediyelere ve gönüllülere saldırıyor. ILnsaf diyorum,
gerçekten. Ortada apaçık bir organizasyonsuzluk, koordinasyonsuzluk sorunu
varken, 11 gündür hala enkaz altında kurtarılmayı bekleyenler varken, 11 gündür
insanımız çadır, konteynır, bir sıcak çorba ararken iktidar ölü taklidi yapıyor. Sonra
da kalkıp yardımda bulunmaya çalışan belediyelere had bildirmeye kalkıyor.
Buraya gelen bakanlar, kahkaha atıyor, reisler saç tarıyor, depremzede çocuklar
montsuz paltosuz dururken, kamera karşısında korumalarıyla poz veriyorlar.
Sabah akşam mesaisini nasıl yardımcı olabilirim diye harcaması gerekenler,
oturdukları yerden gecesini gündüzüne katan hemşire isyan etti diye, tutanak

tutuyorlar. Neresinden baksanız bu coğrafyanın dörtte biri etkilenmiş, ülke yasta.
ILktidarsa sorunu çözmek yerine üniversiteleri uzaktan eğitime alıyorlar. Akıl alır
gibi değil gerçekten. Okul olmazsa, bu çocukların ruh hali nasıl düzelecek?! Bir
yarayı kapatmak için başka bir yara açıyorlar. Öğrencileri yurtlardan çıkarıyorlar,
depremzedeleri yerleştirmek için. Bunu yapan kişi 1000 odalı sarayda oturuyor.
Söylenecek çok şey var. ILşlerine gelince ‘asrın felaketi’ deyip, afetin arkasına
saklananlar, işlerine gelince borsadan vurgun yapmaya devam ediyorlar. Bir kaç oy,
bir kaç milyon dolar için, imar affına izin verdiler. Altında kaldık, bir millet o
binaların altında kaldı. Bir istifa yok, bir özür yok. Yazık. Gerçekten yazık.
Biz yıllardır hükümetin siyasi ahlaktan, vizyondan nasibini almadığını biliyoruz,
söylüyoruz, ama bugün gördük ki bu hükümetin içinde vicdanları sızlatan,
kameralara poz vermeyi iş zannedenler, kahraman madencilerimizin,
itfaiyecilerimizin kurtarma başarısına çöküp, kavga çıkartan insanlıktan nasibini
almamış vicdansızlar var! Yazıklar olsun.
“Kahraman değil, yoldaş olmaya geldik”
Şu da var, bu hükümet böyle diye şikayet ederek kaybedecek de vaktimiz yok.
Belediyelerimizle, il ilçe örgütlerimizle, gönüllülerimizle ilk günden beri sahadayız.
154 belediyemiz tarafından yaklaşık 6 bin araç ve 15 bin personel bölgeye
görevlendirilmiştir. Bu araçlar arasında tam teçhizatlı arama kurtarma araçları, iş
makineleri, transfer otobüsleri, itfaiye, sağlık ve cenaze araçlarıyla insani yardım
malzemesi taşıyan araçlar da bulunmaktadır. Bunun yanısıra gıda, kıyafet ve hijyen
ürünleri başta olmak üzere, insani yardım malzemesi taşıyan toplam 3365 TIR/
kamyon, 4 uçak, 6 gemi, 2 vapur ve 2 tren vagonu da afet bölgesine iletilmiştir.

Tüm bu yardım ve çabaların bir örneğini bugün burada ILskenderun’da Beylikdüzü
Belediyesi tarafından kurulan 2500 kişilik çadırkentte görüyoruz. Burada
insanların temel ihtiyaçları ve barınma ihtiyaçları gideriliyor. Bunun başka
örnekleri başka belediyeler tarafından da yapıldı. ILstanbul Büyükşehir Belediyesi
koordinesinde kurulan ILBB çadırları, Beşiktaş Belediyesi Çadırları, yine Arsuz’da
kurulan Sarıyer Belediyesi çadırları bunlardan biri. Yine afet bölgesinde özellikle
Ankara, ILzmir ve Eskişehir Belediyelerimizin çalışmaları da afetzedelerimizin
yardımına koşmaya çalışıyor.
Yeter mi? Yetmez, bunların hiçbiri yaraları sarmaya yetmez. Buradaki acıların
sarılması için yıllara ihtiyaç var. Burada sorumluluk almak, çözümün uzun vadeli
bir şekilde nasıl olacağına , buradaki yanlışların nasıl bir daha
tekrarlanmayacağına odaklanmak gerekir. Yoksa, saray şürekasının yaptığı gibi çok
iyiyiz naralarıyla, ne acılar azalır, ne de yaralar sarılır.
Son olarak şunu da belirteyim, Genel Başkanımız sayın Kılıçdaroğlu’nun da ifade
ettiği gibi bu ülkenin onurlu bürokratları, onurlu savcıları, valileri, memurları var.
Bugün biz sahada bunun binlerce örneğini de görüyoruz. AKP bir hükümettir,
devlet değil. Yarın gittiklerinde devlet yaşamaya devam edecektir. Çünkü devlet
yurttaşlarıyla var olur. Hükümet bu işin çalışanı, sistemi liyakatle, ahlakla, hesap
vererek yürütmesi beklenendir. Patron değildir! Kendilerine dev aynasında
bakmaktan vazgeçsinler. AFAD da Kızılay da bu ülkedeki madenciler de itfaiye
ekipleri de, sarayın değil devletin emrindedir. Saray söylemlerini yaparken buna
dikkat etsin, haddini bilsin. Bir devletin bakanı gelir de, “Cumhur ittifakı olarak
biz,” diyemez, yok öyle bir şey. O bakan, cumhur ittifakını değil, bu milletin
tamamını temsil eder. Görevlerini, sorumluluklarını bilsinler.

Bu vesileyle, her dakika inatla bizi kutuplaştırmaya çalışsalar da, ben yaşanan bu
felaketin ardından canını dişine takarak çalışan, elinden geleni hatta daha fazlasını
yapmaya çalışan isimsiz kahramanlara şükranlarımı sunmak istiyorum. Aralıksız
ve tam bir iyi niyetle çalışan yerli ve yabancı tüm kurtarma ekiplerine, AFAD’a,
UMKE’ye, AKUT’a, başta Ahbap ve Babala olmak üzere, gönüllülere, hayırseverlere,
itfaiyecilerimize, belediyelerimize, yakınlarını kaybetmesine rağmen tüm gücüyle
hala yardımları dağıtmaya uğraşan il ve ilçe örgütlerimize ve enkaz altından belki
de yüzlerce canımızın sağ çıkarılmasını sağlayan madenci kardeşlerime emekleri
için şükranlarımı sunuyorum. Bartın’ın vekili olarak toprağımız madencilerimize
ve itfaiyecilere de ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Maruz bırakıldıkları tüm
haksızlıklara ve adaletsizliklere rağmen, milletini bu kadar seven
madencilerimizin hakkını gerçekten ödeyemeyiz. Bu millet, bu ülke, bu insanlar
ısrarla körüklenen tüm kutuplaştırıcı siyasi dile ve hükümetin kibirli tutumuna
karşın hala bir arada, hala omuz omuza. Bunu görmek de hepimize gerçekten bir
nebze olsun dayanma gücü veriyor. Hepimizin canı yandı ve biz bu yangını bir
arada söndüreceğiz. Burada sahada olmaya devam edeceğiz. Kahraman değil,
yoldaş olmak için buradayız. Yardım elini uzatabileceğimiz tek bir kişi bile olsa
çalışmaya devam edeceğiz.
“Yardımlarını yapan hayırseverler yardımlarını gönderirken, buradaki
insanların durumunu unutmasın”
Unutmayalım enkazın altında kalan hepimiz olabilirdik. Yıkılan ev yıllardır
biriktirdiğimiz emeğimizin karşılığı olabilirdi. Yardım gönderen hayırsever
vatandaşlarımızdan, yardımlarını gönderirken bunu asla unutmamalarını rica
ediyorum. Buradaki insanların hassasiyetini, üzüntüsünü ve ihtiyaçlarını bu
şekilde değerlendirmelerini, ikinci el eşya göndermemelerini ve yardımlarını kısa


Av. Aysu BANKOĞLU
Bartın Milletvekili
Anayasa Komisyonu Üyesi
vadeli düşünmemelerini özellikle rica ediyorum. Bir kere daha milletimizin başı
sağolsun diyorum, başımız sağolsun.”